Aile Hayatına Saygı Hakkı
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesinde dört farklı hukuksal değerden bahsedilmektedir. Bunlar; özel hayat, aile hayatı, konut ve haberleşmedir. AİHM de 8. madde ile ilgili incelemelerinde maddenin bu dört farklı boyutunu; ayrı ayrı değerlendirmektedir. Dolayısıyla bu çalışma 8. maddenin yalnızca “aile hayatı” boyutuna ilişkindir. Bu bağlamda öncelikle, Mahkemenin hangi ilişki biçimlerini “aile hayatı” olarak değerlendirdiği ortaya konmuştur. Mahkemeye göre 8. madde anlamında “aile hayatı” yalnızca resmi evliliklerle sınırlı değildir. Yakın ve gerçek ilişki koşulunun sağlanması durumunda, evlilik dışı de facto ilişkiler de “aile hayatı” kapsamında değerlendirilir. “Aile hayatı” kavramından sonra aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı kapsamında, “birlikte yaşama hakkı” ve “kişisel ilişki kurma hakkı” incelenmiştir. Birlikte yaşama hakkı ile ilgili olarak, göçmenlerin sorunları ön plana çıkmaktadır. Yaşadığı ülkede yabancı statüsünde olan göçmenlerin, aile hayatı kurmuş oldukları ülkeden sınır dışı edilmeleri ya da aile hayatı kurmuş oldukları ülkeye kabul edilmemeleri durumunda 8. maddenin ihlali gündeme gelmektedir. Kişisel ilişki kurma hakkı, ise birlikte yaşamın mümkün olmadığı durumlarda ortaya çıkmaktadır. Devlet koruması altına alınan çocukla ilişkiler, boşanma sonrası çocukla ilişkiler, evlilik dışında doğan çocuk ile biyolojik baba arasındaki ilişkiler, tutuklu ve mahkumların aileleriyle görüşme hakları, aile bireylerinin ölümünden sonra cesedin teslimi konuları kişisel ilişki kurma hakkı kapsamında ele alınmıştır. Tüm bunlar yapılırken, AİHM tarafından geliştirilen ve birinci bölümde ifade edilen; takdir alanı, pozitif yükümlülükler, özerk kavramlar doktrinleri ve evrimci yorum anlayışı göz önünde bulundurulmaya çalışılmıştır. Bunlara ek olarak, “çocuğun yüksek menfaatleri ilkesi”ne de değindik çünkü aile hayatı ile ilgili davalarda Mahkeme bu ilkeye büyük önem vermiştir.
Devamını Oku