Akan Sular Şarap Olsa
Tanju’nun gol kralı, Rıdvan’sız Fenerbahçe’nin kolunun kanadının kırık olduğu yıllar. İstanbul gün geçtikçe daha kalabalıklaşırken, bütün yaşam her yönüyle daha da kirlenmektedir. Çöp kentler, hava kirliliği, şehri Kerbela’ya çeviren su sıkıntıları ve bir taraftan televizyondan canlı izlenen Körfez Savaşı! 90’ların başına değgin eksiksiz, olağanüstü bir panorama…Akan Sular Şarap Olsa’da Muzaffer Buyrukçu, okuruna bu kez küçük bir semt meyhanesinden (HoşgörMeyhanesi’nden) sesleniyor. Müdavimlerinin anlattığı hikâyelerle rengârenk görüntüler, sesler,çağrışımlar meyhanenin kalabalık yalnızlığına sızıyor… Geçmişten uzanan gölgeler duvarlara çarptıkça büyüyüp okura yepyeni bir dünyanın kapısını açıyor. Evrensel bir mekân olan “meyhane”nin hem yalnızlığını hem de sıcaklığını iliklerimize kadar hissettirirken insan ruhunun karanlık sularında uzun bir seyre daldırıyor bizi…
Devamını Oku