Asar-ı Atika
Eski eserlerin sahibi kimdir? Günümüzde uluslararası anlaşmazlıklarda canlı bir yer tutan bu alışılmış sorudan yola çıkan Asar-ı Atika, eski eserler üzerinden geçmişi sahiplenme olgusunu siyasi ve kültürel boyutlarıyla ele alıyor. Arkeolojinin akademik bir disiplin haline geldiği 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında, arkeoloji ve ulus kurma pratikleri arasındaki ilişkiye disiplinlerarası bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Hükümetlerin, müzelerin, arkeologların ve kazı işçilerinin eski eserler üzerindeki hak iddialarını inceleyerek arkeolojinin kültürlerarası ilişkiler ve iktidar mücadelelerinde oynadığı rolü ortaya koyuyor. Zeynep Çelik, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içindeki eski eserlere dair uluslararası söylemi açığa çıkarırken, Avrupa müzelerine nazaran yeni oluşan iki müzenin kuruluş ve büyüme süreçlerini de karşılaştırıyor: İstanbul’daki Müze-i Hümayun ve New York’taki Metropolitan Museum of Art. Çalışmasında kurumların ötesine uzanarak Batılılar, Osmanlı memurları ve işçiler arasındaki etkileşimi çözümleyen Çelik, kazı işçilerinin sesi gibi arkeoloji tarihinde geri planda kalmış bakış açılarını da gündeme getiriyor.
Devamını Oku