Ayçiçekleri Her Gece Bir Yalnızlığa Bakar
“Huzur… Bu hikayedeki kaç kişinin dileğiydi bu?” Kaderlerinin dümen suyunda, birbirinden habersiz yaşayıp giden tanınmış bir avukat ve kariyerinin doruğundaki bir psikiyatr... Yıldız ve Engin... Kurgunun gerçeğe, gerçeğin kurguya evrildiği bir evrende, zamanın ve mekânın eğilip büküldüğü sıra dışı bir karşılaşma... Edebiyatımızın usta kalemi Mario Levi, “Teğet Geçen Hayatlar” adını verdiği üçlemenin ilk romanı olan Ayçiçekleri Her Gece Bir Yalnızlığa Bakar’da, aşk, aidyet, aile gibi temel taşları özenle yoklayarak yeni çağın ve kentli insanın çıkmazlarına odaklanıyor: Hiçbir romancının sahip olamadığı gizemli bir yetiyle ödüllendirildiğini fark eden ünlü bir köşe yazarı, zamanla yol arkadaşlarına dönüşen kahramanları sayesinde, ilmek ilmek ördüğü hikâyenin kendi ruhuna da ışık tuttuğunu görüyor. Ona dokunmak istemiştim. Saçlarını okşamak... Sevgimi verebilmek... En çok buna ihtiyaç duyduğuna nasıl da emindim. Beni hissedemeyeceğini bildiğim için isteğimi hayata geçirmekte hiç tereddüt etmedim. Bunu sadece kendim için yapıyordum, farkındaydım. Kendimi duyuramamak, hissettirememek ne kadar acıydı. Bir daha, ne kadar... Elimi hissetmesini nasıl da istemiştim oysa.
Devamını Oku