Erken Kayan Yıldızım Tolgama Hasret Mektupları
Derin mi derin bir değişim yas. İnsanı hiç tahmin etmediği biçimde şekillendiren bir yolculuk. Düz bir yol değil yasın yolculuğu. Yaslıyı tutup tutup savuran bir kasırga, bir anafor, bir tsunami. Şimdi senin yasın kâh saçlarımdan tutup sürüklüyor beni kâh bir bulutun tepesinden aşağıya bırakıveriyor, canım benim. Bazen anıların güzelliğinde yumuşacık iniyorum yere, bazen paramparça oluyorum. Her “ilk sensiz”i yaşadığımda darmadağınım. Yas tutarken sadece acı çekmiyorum, bambaşka bir insan oluyorum, farkındayım. Yasın yüreğimde derin bir boşluk açtı ama aşkımıza dokunamadı sevgilim. Yarabbim, nasıl bir âlemdir bu kâlp? Sırça sırça parçalanıyor, kanıyor, yarısını kaybetti. Yanıyor, üşüyor, bıçaklanıyor, boğuluyor, nefes alamıyor ama aşkına hiçbir şey olmuyor. Kâlbin anılarındaki kahkahalar gözyaşlarına, buluşmalar ayrılığa, sevişmeler hasrete, sarılışlar boşluğa, o güzel yüzün, aşkla bakan gözlerin, aşk konuşan sesin hayâli görüntülere dönüşürken, aşk sinmiş, tutunmuş sımsıkı yüreğimin çeperine, “Ben sende kaldım, gitmedim bir yere” diyor. Nasıl güzel bir şey bu aşk! Yalnız bırakmıyor beni. Aşkımızla beraber yas tutuyoruz, canım kocam. Konuşuyoruz, anıyoruz, bazen de gülümsüyoruz seninle yaşadıklarımıza, paylaştıklarımıza. Daha çok da ağlıyoruz beraber. Gelip ikimize de sımsıkı sarılmanı, kucaklayıp öpmeni, teselli etmeni bekliyoruz. Aşkımız da benim gibi; yapayalnız kalıverdi, yarım kaldı sensiz. Kendisini böyle güzel yaşatan erkeğini özlüyor. Hıçkırıklarımız, gözyaşlarımız birbirine karışıyor geceleri. Ne benim onu teselli etmeye gücüm yetiyor ne de onun beni. Darmadağınız ikimiz de.
Devamını Oku