Hayal Avcısı
Ltenssar baharı yaşıyordu. Leylak kokuları dört bir yanı sarmıştı. Maymun gölgeli yol, üzerini örten jakarandaların dallarında yaşam bulan mavi-mor çiçeklerin altında uzayıp gidiyor, Yelakan, yatağına zor sığıyordu. Ve biz İfyteris’le yine baş başaydık. Halsizleşmiş cadıya sordum: “Peki, hayallerini satın aldığım insanlara ne olacak?” Fırıncı Motans’ın hayallerini damıtmayı tamamlamış, eski gücüne yavaş yavaş kavuşuyordu. “Ne olacak sanıyorsun? Duygusuzluk tohumları, etrafında hızla filizlenecek. Onu nefes alamaz hale getirinceye dek tuğladan örülmüş duvarlar gibi yükselerek içine hapsedecek. Sahip olduğu yeni serveti, damarlarına nüfuz ederek tüm bedenine yayılacak ve nihayet kalbini söndürecek.” Güçlü bir kahkaha attı, neşesi yerine gelmişti, “Seni aptal insan çocuğu! Umutsuzluk, sahip olmak isteyeceğin en son servettir. Bunu sakın unutma, e mi?” Kahkahaları devam etti.
Devamını Oku