Hayalet
Yerlerinden fırlayarak kalkan gençler, uyku sersemliği içinde kendilerini çadırın dışına attılar. Ayakta kas- katı kesilmiş; rüya mı, yoksa bir gerçekle mi karşı karşıya kaldıklarını anlamaya çalışıyorlardı. Fal taşı gibi büyüyen göz bebekleri, korkudan yuvalarından fırlayacak gibiydi. Sonra birbirleriyle bakıştılar. Ardından tekrar bakışlarını karşılarında duran karanlık gölgelere çevirdiler. Birkaç dakika içinde kendilerine geldiler. Yüz ifadeleri daha da korkunç bir hal aldı. O kadar şaşırmışlardı ki ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Konuş- mak istiyorlardı ancak sözcükler bir türlü düğümlenen gırtlaklarından dışarı çıkaramıyordu...
Devamını Oku