Her Şey Kontrol Altında
Her Şey Kontrol Altında, kaybedilen savaşın ardından sömürgeye dönüşen bir ülkenin, “hasta” insanlarının hikâyesi. Üremenin ve üretmenin bir zorunluluğa dönüştüğü korku imparatorluğunda, çalışma ve aile kurma baskısı altında ezilen bireyler, terapi seansları ve ilaç tedavisiyle kontrol altında tutulur. Sisteme başkaldıranlara tanınan yaşam hakkı, karantina bölgeleriyle sınırlıdır. İki çocuk annesi Rüya, mevcut düzene ayak uyduramadığı için karantina bölgesinde yaşamaya mahkûm edilir. Annesiz büyümek zorunda kalan Deniz ise, sistemde yer edinemeyeceği ve sonunun annesi gibi olacağı endişeleriyle boğuşur. İktidar tarafından körüklenen paranoyanın atıl hâle getirdiği bireyler için tek kurtuluş; özgürlüklerini, güvende hissetmek uğruna feda etmektir. “Eski moda bir alışkanlıktı artık kitap okumak, tıpkı müzik dinlemek ya da bir hobiyle uğraşmak gibi. Silinmeye yüz tutmuş bir nesle ait ritüellerin belki de en sonuncusu. Yasaklandığından değil vakit yokluğundan, gerçekleşmesi muhtemel saldırıların ve sonu gelmeyen borçların gölgesinde daima tetikte yaşamaktan, en çok da çalışmak dışında herhangi bir eylemden zevk almaktan duyulan suçluluktan. Yeni düzenlerinin mimarları, kitleleri özgürleştirebilecek ya da düşünmeye sevk edecek faaliyetleri yasaklamak yerine işlevsiz kılmayı başararak zihinleri, alışkanlıkları, düşünce biçimlerini yeniden kurgulamışlardı. Müzik, edebiyat ve sanat zaman kaybından öteye gitmeyen ve maddi getirisi olmayan uğraşlara dönüştürülerek gündem dışı bırakılmıştı. Tüketilebilir ürünler kadar bile değeri yoktu sanat eserlerinin. Yaratmanın yerini üretimin aldığı düzenlerinde, çalışmak yeni dindi artık, antidepresanlar kurtuluşu aydınlatan yoldu, kefaretin bedeliydi savaşmak ve yeniden doğmaktı ölmek.”
Devamını Oku