İki Kadın Bir Feminizm
Kadın olmak, sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi olarak farklı yorumlanabilir özellikleri içermektedir. Çocukluktan itibaren toplumun atfettiği değerler kadınlara hangi durumlarda nasıl davranacaklarını öğretir biçimde düzenlenmiş ve uygulanagelmiştir. Bunun tabii bir sonucu olarak kadın, birey olamamış, ikincil bir nesneye dönüşmüştür. Ataerkillik ve süregelen hâkim ideoloji ya da kişiye göre konumlandırılan ve kendisine biçilen rolleri yapmak üzere kurgulanan kadın, bir yandan birey olmaya çalışırken diğer yandan tüm görev ve sorumluluklarını başarıyla yerine getirmek zorundadır. Feminizm, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin doğasını anlamayı amaçlarken toplumsal cinsiyet politikalarına ve üstünlük ilişkilerine odaklanır. Feminizmin önemi, kadının sosyal hayattaki statüsünü öncelemeksizin bir güç doğurmasıdır. Kadın olmak paydasında ortaya çıkan güç, oluşturduğu sinerji ile ezilenlerin direnişine yardımcı olur. Feminizm, cinsiyetleri birbirine yakınlaştıran köprüler kurarak hem karşıt cinslerin daha iyi anlaşmasına hem de dünyaya daha eleştirel bir gözle bakılmasına olanak sağlar. Türk toplumu da Arap toplumu da bilindiği gibi erkek egemen toplumlardır. Fakat Arap toplumunda görülen ataerkillik, Türk toplumunda görülenden biraz daha sert bir tavır sergilemektedir. Kadının kraliçe olduğu Eski Mısır’dan sonra, sosyal konumunun ataerkil düzen ile değişmesi ve ikincil konuma düşmesi, toplumun her alanında kendini hissettirmiştir. Bu durum tarihsel bir dönüşümün sonucudur. Bu kitap bir doktora tezi olarak (İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Arap Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Dnş. Prof. Dr. Hüseyin YAZICI) hazırlanmıştır. Birinci bölümde tüm dünyayı etkisi altına alan kadın hareketi ve tarihsel süreci hakkında ayrıntılı bilgi verilmiştir. İkinci bölümde Türkiye ve Mısır özelinde kadının toplumdaki konumu, kadın hareketini başlatan etkenler ve gelişmeler irdelenmiştir. Üçüncü bölümde ise Duygu Asena ve Nevâl es-Sa‘dâvî’nin eserleri üzerinden feminist görüşlerinin karşılaştırılması yapılmıştır. Türk ve Arap toplumunda kadın hareketinin öncü isimleri olarak kabul edilen Duygu Asena ve Nevâl es-Sa‘dâvî bu çalışmada yaşadıkları toplumlar, geleneksellikleri ve modernleşme çabaları bakımından feminist görüş bağlamında değerlendirilmiştir. Nevâl es-Sa‘dâvî “feminizm, ataerkil güçlere ve sınıf baskısına karşı mücadele etmektir” görüşünü benimserken, Duygu Asena “her alanda kadının erkekle tam eşitliği” ekseninde bir feminist görüş benimsemiştir. Kız çocuklarının ve kadınların eğitimi konusu ise farklı kültürde yetişmiş her iki kadının da aynı derecede önem verdiği bir diğer konudur. Kadın ya da erkek olmanın insan olmaktan daha önemli olmadığı günlere…
Devamını Oku