Kadıköy’de Muhakkak Bir Define Var
“Vaktiyle Körler Memleketi denilen ve şimdi Kadıköy diye anılan yerde muhakkak bir define var. Evet, muhakkak bir define var! Profesörün büyük bir hakikat olarak kabul ettiği bir iddiaya, yani kızınız Handan Hanımefendi’nin iddiasına göre eski Kalkedon’un sınırları içinde, yani Haydarpaşa Caddesi’nin yarısından başlayarak tahminen Aziziye Sokağı’ndan eski Rum mezarlığına kadar bir kavis şeklinde olan bölgede ve oradan Bahariye ve Moda caddelerini geçerek Mühürdar Caddesi’ne kadar olan mahal dahilinde veyahut onun sınırlarına pek yakın olan mabetlerde mesela Rızapaşa’da, Mühürdar’da veya Moda Burnu’nda gömülmüş büyük bir define varmış.” Sıcak bir yaz gecesi, balodan erken dönen Kamuran, Moda Çayırı’na bakan evlerinin balkonunda, sanki ablasının sesini duyar. Tuhaf, ablası Handan, Almanya’da arkeoloji okumaktadır. İstanbul’da, hem de ailesinden habersiz ne işi vardır? Koşarak evden çıkar, sahile gider. Evet, yanılmamıştır; ablasının sesidir bu. Dahası Handan bir çuvalın içindedir, kaçırılmaktadır. Suat Derviş’in, Hatice Hatip takma adıyla 1935’te kaleme aldığı Kadıköy’de Muhakkak Bir Define Var, adından da anlaşılacağı gibi define avcılarının şehrin altını üstüne getirdiği bir polisiye. Bakalım Handan, İmparator Licinius’un hazinesini bulup kendisinin ve kardeşi Kamuran’ın canını kurtarabilecek mi? Didem Ardalı Büyükarman’sa “Suat Derviş’in İstanbul Manzaraları” başlıklı yazısında bu romanı pek çok açıdan ele alıyor ve “Bizans döneminden 1930’ların İstanbul’una tarihi bir perspektif içinde İstanbul sokaklarında gezinirken bir yandan da yeni moda yaşamların ‘monden’ İstanbul manzaralarından, geçmişin kaybolmuş gizemli dünyasına tanıklık ediyoruz,” diyor.
Devamını Oku