Kızılbaş Aydınlanma
Canımızı ve yaşamımızı nasıl hiçleştireceğimizi, acıdan muaf tutarak hiçleştirdiğimiz canımızın ve yaşamımızın sancılar içinde hiçliğimizden nasıl doğacağını deneyimleyemezsek eğer ölmeden evvel ölüp yaşarken dirilemeyiz. Öldüğümüzde geriye miras olarak bıraktığımız bilincimizi-inancımızı, yeniden acı çeker duruma getirecek bedenler bulunulamazsa eğer dondan dona taşınıp geleceğe atılan bir işaret fişeği olamayız. Canı bedenin, canlılığı yaşamın zincirlerinden kurtardığımızda, inim inim inleyen canlı doğanın karşısında alnına kurşun sıksan kan akmayan, ağlarken bize kıs kıs gülen olağanüstülüğün çocuklarını buluruz. Bizler kendi hiçliğimize, gelecek yaşamı üretirken, bunun bedeli anlamında ne gibi bir acı çekeceğimizi öğrenmek için taşınırız. Çünkü hiçliğimize taşınmadan çektiğimiz acı, geleceği kurmaktan sakınmanın, yaşamın çelişkilerinden uzak durmanın bedeli durumuna geldi de ondan. Bize öğretilen terbiyenin kabuğunu kırmanın, diyalektik karşıtlığın acı yanıyla buluşmanın zamanı gelmiştir artık: Ayrılmanın kalabalığında azalalım ya da toplanmışlığın yalnızlığında çoğalalım diyorum.
Devamını Oku