Şeytan, cin ve ruh, insanın müşahede alanının dışında mahiyetleri bilinmeyen ve görünmeyen ruhanî varlıklardan kabul edilir. Kültür ve edebiyatta geçen bu tür gaybî varlıkları kişi akıl ve bilim ışığında ontolojik olarak düzgünce bilmek ve inanmak durumundadır.
Şeytan ve cinlerin yaratılış hikmetleri nelerdir?
Cin ve şeytanlar insanlara zarar verebilirler mi?
Ana rahminde ruh ne zaman üflenir?
Ruh-Nefis-Beden ilişkisi nasıldır?
Ruhî bozuklukların sebepleri nelerdir?
Sol elle yemek yeme, esneme ve hapşırma şeytandan mı?
vb. bir çok soru akıllara gelmekte zihinlere takılmaktadır.
Kur'ân'da "Bilmiyorsanız bilenlere sorunuz" (Nahl 16/43; Enbiyâ 21/7) denilir. Hz. Peygamber de "Madem bilmiyorlardı niye sormadılar, bilgisizliğin şifası sormaktır" (Ebû Dâvud, Taharet 127) diyerek mazeret ve cehaletin şifa bulmasını ister. Huzurlu ve mutlu yaşamak isteyen kişiye düşen; şeytan, cin ve ruh gibi gaybî varlıkları düzgünce öğrenmek, cin ve şeytanların vesvese ve tuzaklardan güçlü irade, tevhid, akıl ve bilim ışığında yaratılış kanunları, sebeplerine uymak suretiyle Allah'a sığınmak, onların her türlü kötülüklerinden korunmaktır.
"100 Soruda Şeytan, Cin Ve Ruh Tasavvuru" adlı bu kitap; şeytan, rûh ve cinlerle ilgili öğrencilerin sorularına Kur'ân ve sünnet ışığında akâid ve kelâm ilmi Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat anlayışı çerçevesinde verilen kısa ve özlü cevaplardan oluşmaktadır.