Şairler her zaman soru sormuşlardır. Bunların çoğu yanıtını bildikleri ya da bildiklerini sandıkları sorulardır. Geri kalanlar yanıtını bilmedikleri, bilmek istedikleridir. Bu yanlarıyla filozoflara yakın dururlar. Onlardan ayrıldıkları yan, sordukları sorulara yanıt vermeyişleridir; aklın düzeneği içinde değil, imgelem gücünün sınırsız çerçevesi içinde devinirler.
Dizelerin ucunu, kapısını, tünelini, akışını sorulara açmak, dünyaya felsefenin, siyasal, toplumsal ya da bireysel konumun, bağlanmanın penceresinden şiirle bakmaktır.
Yaradaki alevin diline mi başvurmalı öğrenmek için ayrılığın ağırlığını?