Çağdaş firavun takıntısı gökdelenleri geçerken boş ânına yakalanıp kaba bir küfür savurdu havaya. Kızardı kulakları ilkin. Yalnız değildi. İşlediği ağır suça rağmen özrü kabahatinden büyük öğrenci gibi başını öne eğip yumdu gözlerini. Elindeki hacimsiz kitabı özensizce çantasına tıkıverip camdan dışarıyı seyretti uzunca bir süre. Çoğu üniversite öğrencisi otobüsün in-bin konukları, hiçbir şey olmamış gibi kendi aralarında konuşmaya devam ediyordu. Genç bir kızın uluorta ünlenen tiz sesini tekrarladı içinden: "Hayatım sen dalgana bak. Bırak o softa hergeleyi. Hem akşam bizim..." "Akşam bizim... Evet bizim akşamlar..." diye söylendi kendi kendine. Softa hergeleyi duyunca tüyleri diken diken olmuş, sonrasına kulak vermemişti nedense. Bir dizi önerme ve mantık kurguları eşliğinde kesik düşüncelerin ardını getirmeye çalıştı.