Son sene, ikinci dönemin ortasındaydık. Sınıfta önemsiz bir sohbetin kıyısında durmuş, konuşmaları dinliyordum. Bir kızla bir oğlan tartışıyorlardı. Onlara katılan iki kişi daha vardı ve oğlanı savunuyorlardı. Sonra nasıl olduysa oldu, kız birden elini havaya kaldırdı ve oğlanın suratına yapıştırdı vefaşist! diye bağırdı.
Oğlan kendini toparladı ve kızın üstüne saldırdı. Sınıf bir anda birbirine girmişti. Sırama oturdum. Seyrettim. Kimi köşeye çekilmiş kimi ağlıyor, kız dayak yemekte, öğrencilerin bir kısmı dövenden , bir kısmı dövülenden yana. İtişip kakışıyorlar... O gün sanki okuldaki birikim patlamış oldu.
Ertesi gün o kız gene dayak yedi. Sonraki gün, gene. Ve ben derin sessizliğimle, gözlüklerimin ardından onun dayak yemesini seyrettim. Kızın tek başına yapamayacağını biliyordum, ve benim tek başıma karşı çıkmam hiçbir işe yaramayacaktı. O kızla aynı düşüncede olanların davranışları da benimki gibiydi. Kız yalnızdı. Dayak yemek zorundaydı. Bu kadar basitti işte. Çok basit…