Bu çalışmam için 1950 ve 1960 yılları arasında Bursa'da yayımlanan ANT, Hakimiyet Milletindir ve Yeni Ant gazetelerini inceledim. Bu araştırmamın sonunda neye ulaştığımı sorarsanız "Sinemanın sadece sinema olmadığı" gerçeğine.
1950 yılından başlayarak incelediğim 11 yıllık yerel gazetelerde Türk sinemasına ayrılan yer bir nüshayı ile doldurmuyordu. Oysa, Bursa film çekilen bir yerdi. Üstelik her yıl 50-70 film çevrilen İstanbul'un dibindeydi.
Yerel gazetelerinde yerli sinemaya ayrılan haber, okuru çok olan dansöz ve striptizci haberleriyken, hemen her gazete nüshasında Hollywood artistlerinin çevirdiği filmler ve onların aşk hayatlarına ait haberler resimli olarak yer alıyordu. Hollywood'la, magazinde, sadece İngiliz kraliyet ailesi haberleri yarışıyordu.
Bu haberlerin resimlerinin klişelerini bu işle görevli elçilik basın ataşeleri veya kültür merkezlerindeki görevlilerin hazırlayıp gazetelere dağıttıyordu.
Gazetelerin Hollywood haberlerine tam sayfa ayırdığını görünce, Halkevlerinin neden kapatıldığını bir kez daha anladım. Anadolu'nun dört bir yanına yayılmış şubeleriyle, başta tiyatro ve sinema olmak üzere bir kültür merkezi olan, halk kültürünü derleyen Halkevleri kapatılınca, televizyonun bilinmediği, radyo sayısının yüz binlerde olduğu, Türkiye'nin dörtte üçüne radyo yayınlarının ulaşmadığı, İstanbul ve Ankara'da basılan gazetelerin il ve ilçelere bir hafta veya on beş günde bir ulaştığı bir ülke Amerikan kültürüne teslim edildi.
Halkevlerinin kapatılmasının sadece Demokrat Parti iktidarının kararı olmadığını ve ABD'nin de "Türk toplumunu dönüştürmek için sinemayı kullandığını" sonucuna vardım. Vardığım diğer bir sonuç, 1953 yılında kapatılan Milliyetçiler Derneği'nin de İngiliz isteğiyle kapatıldığını oldu.
"Sinema, sadece sinema değil" demiştik. Evet, Amerikan kültürünün yayılması Amerikan filmleri ve bunları göstermek için makineler gerekiyordu. ABD tarafından, ülkemize çok sayıda 8 mm, 16 mm ve az sayıda 35 mm film makineleri yanlarında jeneratörleriyle gönderildi. Gelen film makineleri merkez okullara, eğitim merkezlerine ve kamu fabrikalarına dağıtıldı.
Yerel veya ulusal gazetelerin, dergilerin Hollywood sözcülüğünü sürdürdüler ama 1960'ların başında Yeşilçam Hollywood'u yendi ve bunu günümüze kadar sürdürdü.