221B? Hayır, Londra'da değil, tam olarak Konya'da…
Gazetedeki açıklama böyle başlıyordu. Haberin içeriğiyse tam bir faciaydı doğrusu.
"Gazeteyi gördün mü Yavuz, ne saçmalamışlar böyle?"
"Görmeme gerek kalmadı, çünkü o haberi gazeteye ben verdim Meteciğim."
"Nasıl olur, yani neden? Açık adresimiz bile yer alıyor haberde!"
"Reklamın kötüsü daha etkilidir Mirko."
"Yahu ne gerek var? Şimdi kedisi ağaca tırmanan kişi bile bizim kapımıza gelecek."
"Ben yüksekten korkarım, o vakaları sana bırakıyorum. Yaklaşan tehlikeleri de üstlenmek bana düşecek belli ki. Bakma öyle Mirko, bugün şehre kimin geldiğini tahmin edemezsin. Başımız meraklı vatandaşlarla kalabalık olmalı ki, kötülükler gizlendikleri yerden çıkıp rahatça dolaşsın."
Hafif bir tebessüm, ifadesine yerleşirken bakışları donuklaştı ve hızlıca şehre gelen kişinin adını yazıp not defterini kucağıma fırlattı. Uzun zamandır öylesine irkilmediğimi hatırlıyorum.
"Gökyüzünde dolunay var Mirko, bir yürüyüşe ne dersin?"
Bu eserin yalnızca bu kısmı değil, önemli bir kısmı; aslında MİT içerisindeymiş gibi görünen gizli bir birimde eğitim almış ve bir süredir MAK timinde de görev yapan Mete Mirkelam'ın anılarından derlenmiştir...
Evet, 221B'ye dair okuduklarınız gerçekti. 221B Konya'da… Yavuz ve dostlarının maceralarına tanık olmak için Mete'nin anılarında yolculuğa davetlisiniz. Bunun için naçizane bir fırsatın ilk adımını sunan 2 Dem 1 Tutam, Vay Lemi Gencay'dan sizlerle…