Bilgi toplumu ile birlikte hayatımızı çevreleyen hızlı değişim ve dönüşümler, yaşadığımız toplum içindeki yapıları da değişime ve dönüşüme zorlamaktadır. Gelecek nesilleri yetiştirme misyonuna sahip okullar da bu değişim rüzgârının etkisi altındadırlar. Artık sanayi toplumunun dayattığı pozitivist paradigma ile okulları kurgulamanın zamanı geçmiştir. Post-pozitivist bakış açısı ile okulları değiştirmek ve dönüştürmek bir zorunluluk hâline gelmiştir. Özellikle 21. yüzyıl bağlamında sıklıkla ifade ettiğimiz eleştirel düşünme, problem çözme, analitik düşünme, öğrenmeyi öğrenme gibi becerileri bireylere kazandıracak okul modelleri ortaya koymak gerekir. Başka bir deyişle, okulları yeniden düşünmek ve çağın gereklerine cevap verebilmek son derece önemli hâle gelmiştir.
Okul gelişimini sağlamada ve okulu daha etkili bir yapı hâline getirmede temel noktaları detaylı bir şekilde ortaya koymak bu kitabın odak noktasını oluşturmaktadır. Okul gelişiminde yönetici, öğretmen, öğrenci ve ailenin rolü ile birlikte okulun fiziki ve psiko-sosyal ortamını yeni bir anlayışla ele almak ve okulları sanayi toplumunun bir dayatması olan makine metaforundan uzaklaştırmak için neler yapılabileceğine ilişkin yeni bir bakış açısı sunan bu kitap, ayrıca iyi uygulama örnekleri ile okul gelişimine bir yön verme çabası içindedir.