21. yüzyıl, değişimin ve dönüşümün çok hızlı yaşandığı bir çağ olarak tanımlanmaktadır. Bu, içinde yaşamakta olduğumuz son derece bağlantılı, çok yönlü dünyanın ve yeni teknolojinin sürekli daha yeni ve daha yetenekli teknolojilerin önünü açmasının bir sonucudur. Bu değişim, önceki sanayi devrimlerinin tam tersine, doğrusal değil üstel bir hızla gerçekleşiyor. Aynı zamanda, bu oluşuma, insan yaratıcılığının, bağlılığının ve çalışanların, kuruluşun her düzeyinde, canı-gönülden çalışmasının çok büyük katkı sağladığı söylenebilir. Kısacası, başarı insanlara bağlı; başarıya ulaşmak içinse, insanların çağı okuyabilecek liderlere ihtiyacı var.