Yıkıcılaşan emek süreçlerinin, işçilerin ayakta kalma, acı, öfke ve onur mücadelelerinin görmezden gelinmesinin önemli nedenlerinden biri de işçi sınıfının sol kültür ve sanat aleminde bile uzunca bir dönem yok sayılmasıydı. 2008 krizinden itibaren yeni Türkiye sinemasında oluşmaya başlayan işçi damarı, günümüzdeki modern köleci emek yağmasını "kapitalizmin yeraltısı"ndan çıkartıp işçilerin tüm yaşamına yayılan çelişki, sarsıntı, çatışmalarla yeniden gözler önüne sermeye başlaması açısından son derece önemlidir. Sinemada sarsıcı toplumsal dönüşüm süreçlerini ve toplumsal-psikolojik atmosferdeki değişimi; yalın, saydam ve gerçekçi biçimde en iyi işçi filmleri yansıtabilir.
Bu kitabın özgün yanı, ülkemizin 2008-2022 arasındaki döneminden 26 yönetmenin 30 filmini toplumsal gerçekçi bir bakış açısıyla incelemiş olmasıdır. Ayrıca Türkiye işçi sınıfının yeni durumunu, Marksist bir emek araştırması bakış açısıyla ele almaktır. Tek tek işçi filmlerinin içerik ve biçimlerinin sinematogratik incelemesinin ötesinde, ekonomi-politik açıdan olduğu kadar sosyolojik, kültürel, duygusal yönleriyle, emekçileri sorunları, ihtiyaçları, açmazları, dinamikleri, çatışmalarıyla ele alan bu 30 film üzerinden Türkiye işçi sınıfının güncel durumunu anlama ve anlamlandırma çabasıdır.
Bu kitap, Türkiye'de sınıf mücadelelerinin yeniden canlanma eğilimine girdiği bir süreçte, hem işçi sınıfı sanatını hem de sınıf analiz ve çalışmalarını zenginleştirmeye dönük mütevazı bir katkı sağlamayı amaçlıyor.