En fazla 4 metreye 4 metre süs havuzunun içinde, sadece sırtları ve saçları görülen iki çocuk cesedi ağır ağır yüzüyordu. Havuzun kenarına çıkartılmış diğer iki cesedin yüzleri dönüktü. Yaklaştı, baktı Halil. Bir ceset gördüğünde önce sadece bakardı. Eğer sağlamsa yüzüne, gözlerine, ağzına bakardı. Dik dik bakardı. Her cesedin, her yüzün, kıpırtısız da olsa her ağız kıvrımının anlatacak bir şeyleri olurdu çünkü. Gürültüde bile bütün sesler kesilir, ceset Halil'e hayatını anlatırdı ve mutlaka doğruyu söylerdi. İnsan yaşarken ne kadar yalancı olursa olsun, ceset kimliğine bürününce yalan söyleyemez olurdu. Soldan ikinci çocuktu konuşan. " Kapanacak bir hesap var " var der gibi geldi Halil'e. İrkildi Halil Buz Kesti.