Diplomasi ideal olanı değil, mümkün olanı elde etme sanatıdır. Lozan Konferansı bu ilkenin en çarpıcı örneklerinden biridir. Lozan'a, Kurtuluş Savaşı sonunda imzalanan Mudanya Mütarekesi'nden gelen Türkiye ile Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi'nden gelen İtilaf Devletleri arasında çetin müzakereler yaşandı. Türkiye'nin Lozan'da varmak istediği en öncelikli hedef, bağımsızlığının ve egemenliğinin uluslararası alanda tanınmasıydı. Siyasi bağımsızlık kadar ekonomik bağımsızlık da önemliydi. Bunun için kapitülasyonlardan kurtulmak gerekiyordu.
Atatürk'ün Ankara'dan verdiği talimatlarla hareket eden Türk Heyeti, Milli Mücadele'yle tarihin çöp kovasına atılan Sevr Antlaşması'nı diriltmek isteyenler karşısında büyük bir mücadele verdi. Kasım 1922'de başlayan, Şubat-Nisan 1923 döneminde kesintiye uğrayan Konferans, 24 Temmuz 1923'te Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanmasıyla sona erdi. İtilaf Devletlerine barış masasında tescil ettiren yeni Türkiye, Lozan Konferansı'ndan yaklaşık üç ay sonra Cumhuriyet'i ilan etti.
Altınbaş Üniversitesi'nin Cumhuriyetimizin 100. Yılına armağan serisinde yer alan 50 Soruda Lozan Konferansı ve Barış Antlaşması Kitabı, Lozan Konferansı'yla ilgili tüm ayrıntıları objektif ve bilimsel bir yaklaşımla ortaya koyuyor. Aradan yüz yıl geçtikten sonra bile tartışılmaya devam edilen birçok konuya, temel kaynaklara dayanarak ışık tutuyor. Söylenti ve çarpıtmalardan arındırılmış bir tarih anlatımını okuyuculara sunmayı hedefliyor.