Ne diyordu Deniz mahkemede:
'Profesyonel devrimci olmak bir suç unsuru olarak ileri sürülmektedir. Bu da bir cehalet örneğidir. Profesyonel devrimci bugünün Türkiyesi'nde kendini hayatı boyunca Türkiye'nin bağımsızlığına adayan kimsedir. Birinci suçumuz iddia makamına göre hayatımızı boşu boşuna Türkiye'nin bağımsızlığına adamış olmamızdır.'
O halde gencin görevi profesyonel devrimci olmaktı, tıpkı Mustafa Kemal gibi, tıpkı Deniz Gezmiş ve kuşağı gibi...
Hatalar mı, elbet tekrarlanmayacak, ama devrimci geçmiş hatalar yüzünden asla karalanmayacak.
Çünkü karşı çıkılan hatalar değil devrimci olma iradesidir, devrimci yaşama felsefesidir aslında.
Deniz, bu tür sözde devrimcileri daha lisede tanımıştı. Hep evde toplanıp, kendi aralarında konuşuyor, çekirdek yiyor ama hiç bir şey yapmıyorlardı.
'Çekirdek yiyerek devrimcilik yapılmaz' diyordu Deniz.
Sonra Che'nin sözünü öğrendi; 'Devrimcinin görevi devrim yapmaktır.'
Mahir, son sözü söyledi: 'Devrim için savaşmayana sosyalist denmez.'
Deniz, hikayelerinin ne kadar hüzünlü olacağını elbette biliyordu. Bu hüzün, bir dirence dönüşmeliydi.