Dedi ki;
"Zeytinin hakikatini bilir misin?"
"Hayır" dedim, "bilmiyorum."
"Sana zeytinin hakikatini öğreteceğiz, ama biraz zamanı var."
Tamam dedim ve sonra üzerinden sağlıkla, ilişkilerle ilgili çok yoğun deneyimler yaşadığım, hayatımın dönüm noktası olan 99 gün geçti.
"Gel" dedi.
"Zeytinin hakikatini anlattık, anladın mı?"
"Hayır" dedim.
"Anlayamadım ben..."
"Zeytini taşla ezerler, taşa bir faydası var mı? Yok. Zeytini bıçakla çizerler, bıçağa bir faydası var mı? Yok. Zeytini tuza basarlar, tuza bir faydası var mı? Yok. Hepsi zeytin içindir. Onun olgunlaşması ve şifa vermesi için. Yani yaşadığın her şeyin faydası sana idi. Ezildin, çizildin, canın yandı ama hepsi senin içindi. Senin de zeytin gibi olgunlaşman ve şifa vermen içindi. Canını yakana hiçbir faydası yoktu. Peki, zeytin ağacının özü nedir, bunu bilir misin?"
"Odun?"
"Zeytini yedin, içinden çıkan çekirdeğin özü nedir?"
"O da odun."
"İşte bu da şifayı verenin sen değil, özün olduğunu asla unutma diye evlat." dedi...