Kölelik, dünya tarihinde olduğu gibi İslâm tarihinde de oldukça belirgin bir konuma ve kayda değer bir etkiye sahiptir. 3. (9) ve 4. (10) yüzyıllarda Abbâsî sarayında istihdam edilen ve saray köleliği içerisinde yer alan hadımlar ve kayneler (şarkıcı-şâire câriyeler), çok yönlü bir incelemenin konusu olmayı hak etmektedir. Hilâfet merkezi Bağdat'a, özelde hadım ve kaynelerin, genelde ise tüm kölelerin taşınması; esir alımı, hediye ve ticarî yollarla gerçekleştirilmiştir. Köle temininin bu üç temel unsuru, saraydaki köle varlığını şekillendirmiştir. Özellikle Mütevekkil ve Muktedir dönemlerinde bu varlık, belirgin bir sayıya ulaşmıştır. Söz konusu sayının artışı, onların dönem kaynaklarında da görünür olmasını sağlamıştır. Bu doğrultuda hadımlar, bedensel özellikleri nedeniyle kaynaklarda çeşitli eleştiri ve ayıplamaların konusu olmuşlar, bunun yanında ahlâkî ve duygusal karakterleri üzerinden tasvir edilmişlerdir. Onlar, halifeye olan yakınlıkları, saray içi ve dışıyla iletişimi sağlamaları bürokratik girişimleri, üstlendikleri kurumsal vazifeleri ve meclislerdeki rolleriyle diğer kölelerden ayrılmaktadırlar. İcra ettikleri sanat bakımından toplumun üst tabakasına hitapeden kayneler de kaynaklarda olumlu ve olumsuz nitelemelerin odağında kalmışlar; sanat becerileri, etkileyicilikleri ve -bu etki kaynaklı- tehlikeli bir konum taşıdıkları yönünde metinlere kaydedilmişlerdir. Onlar, yoğun ve ciddi bir eğitim sürecinden geçmişler, üst tabakaya mensup olduklarını giyimlerinde de göstermişler, özellikle meclislerdeki rolleriyle saray içi varlıklarını pekiştirmişlerdir. Yazarın doktora tezinin kitaplaşmış hali olan bu çalışma, Halife Mütevekkil'in halifeliğinin başlangıcından Halife Muktedir döneminin sonuna kadar olan süreçte saraydaki hadımların ve kaynelerin Abbâsî topraklarına getirilişini, dönem kaynaklarında nasıl aktarıldıklarını ve her iki kölelik türünün saray içi varlık biçimlerini incelemektedir.