Bu kitap başlı başına ne inceleme, ne araştırma, ne tahlil, ne de hatıra değildir. Bunların hepsini de kapsayan, Karakoçla olan sohbetlerimizi, röportajları da içine alan uzun yılların ürünü bir çalışmadır. Abdurrahim Karakoç'un her şiirini, her yazısını okurken onun siması karşımdaymış, benimle sohbet ediyormuş gibi bir ruh durumu içinde olduğumu söyleyebilirim. Hatta bazı şiirleri ile ilgili düşüncelerimi aktardığımda, bunlara şunu şunu da ekleyebilirsin diyen uyarılarını da duyar gibi hissettiğimi de ifade edebilirim. Demek istiyorum ki, yani Karakoç için yazılmaya çalışılan bu kitap sadece okunarak ve incelenerek ortaya konulmuş bir çalışma değildir. Bir anlamda onunla konuşularak, sohbet edilerek, gerektiğinde tartışılarak ve en önemlisi hissedilerekyazılmaya çalışılmış bir kitaptır. Abartmadan samimiyetle söyleyebiliriz ki, eğer bir Abdurrahim Karakoç gelmeseydi şiirimiz, bulunduğu zamanı olanca çarpıklığı ve deruni duyguları ile terennüm eden yiğit bir sesten mahrum olacaktı. Yaşadığı dönemin bazı olayları, sosyal çelişkileri onun şiirinin taşlamalarından uzakta kalacaktı. Dolayısıyla İnsanımız düşündüklerini, duyduklarını kendi vicdanlarınca ifade eden millî bir kalemi çıkaramamanın eksikliğini hissedecekti.