Kış yavaş yavaş gidiyor, karlar eriyordu. Tepelerinde kalan karlarla beyaz başlık giymiş okul çocuklarına benziyordu uzaktaki dağlar. Mevsim bahara çevirmişti yüzünü. İşte böyle bir günde gördüm o rengârenk kelebeği. Erik dalının üstünde hareketsiz duruyordu. Önce ölü olabileceğini düşünüp üzüldüm. Dikkatle baktım, başının üzerindeki duyargaları kıpırdıyordu. Açılan kanatlarında yaprakların yeşili, doğacak çiçeklerimin pembesi, güneş ışınlarının sarısı, gökyüzünün mavisi vardı. Böyle renkleri bir de yağmurdan sonra oluşan gökkuşağında görmüştüm. "Yaşasın!" diye bağırmadım ama en uçtaki dallarımı kimseye göstermeden neşeyle salladım.