Dayanmış duvara gölgeler
kuru otların sessizliğini dinlerken
hızla bir ölü geçiyor önlerinden
haziranın içinden aylar yıllar geçiyor
inceliyor suyu nehirlerin
anılarımız henüz ıslak
Bir top beyaz kâğıttan geriye
bazı sözcükler kalıyor okunaksız
bazı sözcükler, çevrilmesi imkânsız
ihanetler, mezarlar, mezar kazıcıları
iç içe geçmiş halkalar gibi
ölüler kemik kemiğe
Bir baba öldüğünde sözcükler yetim kalır
evdeki bazı eşyalar gibi
koltuğa şiirin adı yazılır
aynaya annenin, masaya oğulun, kızın
torunun adı yazılıdır tel dolaba
Bir baba öldüğünde kapı açık kalır