Ahmet Kaya'nınki 1957'de Malatya'da başlayıp 2000 yılında Paris'tesürgünde sonlanan, içinden göç, yoksulluk, devrimcilik, hapishane,albümler, konserler, şiirler, yasaklamalar, toplatma kararları,televizyon programlar, ödüller, hayranlar ve şöhret geçen bir hayat. İlkay Kara, bu hayatın şarkılara da sinen yansımalarına bakarak birtür "direnişin" ve "kapanmayan yaraların sesi" olarak Ahmet Kayaşarkılarındaki politik tutumları ele alıyor, Türkiye'deki toplumsalmuhalefetin zaman içinde ürettiği anlam dünyasını Ahmet Kayaşarkıları aracılığıyla açığa çıkarmaya çalışıyor.Ahmet Kaya'nın düne, şimdiye ve geleceğe dair bakış açılarınınşarkı sözleri aracılığıyla izlendiği Açık Yaranın Sesi'nde Ahmet Kayarepertuvarındaki mücadele tecrübesini anımsatan şarkılar; yasşarkıları; "sızı"lı şarkılar; ihbara, ihanete ve korkuya dair şarkılar;tezgâhtarların, fabrika kızlarının, emekçilerin şarkıları; açlığın veyoksulluğun şarkıları; aşk şarkıları; dağlara söylenen, Kürt sorununadair şarkılar teorik bir zemine oturuyor. Hem Türkiye'deki toplumsalmücadelenin müzikle ilişkisine bakan hem biyografik olmasa daAhmet Kaya'nın hayatının arka planına mercek tutan, okurken mutlakaeşlik edilecek şarkılar bulunacak bir kitap.
''Bana bir çocuk diyor ki, 'Ahmet Abi ben bugüne kadar FerdiÖzbeğen'i dinliyordum, devrimcilerin böyle şarkılar yaptığınıbilmiyordum. İzin verir misin, devrimci olabilir miyim?' diyor. Birtaraftan başka biri diyor: 'Ahmet Abi senin için komünist diyorlar, çoküzülüyorum.''