Allah, hayra ve şerre uğramak, sınamak üzere Âdem'i yaratmak istediği zaman, özü doğru Cebrail'e;
"Yürü, yeryüzünden bir avuç toprak ödünç al." buyurdu. Cebrail hizmete bel bağlayıp âlemlerin rabbinin emrini yerine getirmek üzere yeryüzüne geldi. O, buyruk kulu, yere el attı. Toprak, kendini çekti, çekindi.
Dile gelip yalvardı;
"Tek yaratıcı hürmetine beni bırak, yürü git, canımı bağışla. Benden yaratılacak insan, tekliflere uğrayacak, tehlikelere düşecek. Allah hakkı için beni bırak, alma. Allah seni seçti, Lehv'deki bilgiyi sana gösterdi. O lütuf hakkı için vazgeç benden. Peygamberlerin de elçisi olacaksın. Sen vahiy canının hayatısın bedeni değil. İsrafil bedenlere can verir, sen cana can verirsin. O yüzden İsrafil'den üstünsün. Sonra Mikâil bedenlere biçim verir. Senin çalışmansa aydın gönlü rızıklandırır. O kile vergisiyle eteğini doldurmuştur. Senin rızkınsa kileye (tartı) sığmaz. Kahır ve şiddet sahibi Azrail'den de üstünsün. Rahmetin, gazaptan fazla ve üstün olduğu gibi. Arşı bu dördü taşırlar. Sen bunların padişahısın. Hakikatte uyanıklık bakımından dördünün en yücesi en üstünüsün."