Zirvedeyim... Güneşi kucaklıyorum... Güneşin ışınlarını soluyorum... Işığın sesini duyuyorum... Türkiye'nin en yükseğindeyim...
Bir zamanlar Ağrı Dağı eteklerinde birçok milliyetten insan kardeşçe yaşardı. Türk'ü, Kürt'ü, Ermeni'si, Gürcü'sü... dedi Hamit. Sözünü Kemal Öğretmen tamamladı.
Azeri'si, Acem'i, Arap'ı...
Kürtler Agiri, Ermeniler Ararat, Türkler Ağrı demişler insanlığı kucaklayan bu yüce dağa... Bir gün gelmiş Ağrı'da kardeşlik bitmiş. İsmiyle özdeşleşmiş, Anadolu'nun Ağrı'sı olmuş...
Anadolu'nun Ağrı'sı...
Ararat'ın kendisi de, gönlü de yüce, herkesi sevgiyle kucaklayacak kadar büyük.
Ne zaman ki emperyalistler Anadolu'ya girdiler, kardeşlik bozuldu. Ermenilerin yaşadığı kıyımı anlayabilmek için Alman emperyalizminin Osmanlı üzerindeki emellerini ve Ermenileri arkalayan Çarlık Rusya'sının ve İngiliz emperyalizminin bölgedeki fonksiyonlarını doğru değerlendirmek gerekir. Emperyalizm hesaba katılmadan yapılan tüm tahliller ve tespitler temelden yanlıştır. Yanlışta ısrar edenlerin samimiyetinden kuşku duyarım. Bugün yaşananları da bu bakış açısıyla değerlendirmek gerekir.
Ağrı eşiği, kronik veya geçici rahatsızlıktan dolayı oluşan ağrının zaman içerisinde hasta tarafından daha az algılanması veya ağrı duygusunun geçici bir süre algılanmamasıdır. Bir başka şekilde aynı derece rahatsızlığı olan hastalarda ağrı duygusunun farklı şiddetlerde algılanması olarak da tanımlandırılır. Örneğin bir hasta ağrıdan bayılabilirken diğeri aynı tepkileri göstermeyebilir veya çok dayak yiyen biri hiç dayak yemeyen birine göre ağrıyı daha az algılar.