Cihan Aktaş, sesini edebiyatın kadim esrarına katan bir göçebenin, yersiz yurtsuzlaşan bir duyarlılıkla damıttığı mahrem öykülere çağırıyor okurunu. Acemi terzilerin kesip biçtiği bir hayatın, sınırları aşan bir coğrafyaya dağıtılmış parçalarını ilmek ilmek yeniden birleştiriyor: Farkına varamadığımız kimi anların nasıl da upuzun birer süreç, bütün bir ömrün kim bilir belki de tek bir andan ibaret olduğunu imliyor.
Hayata sessizce ama hep içeriden, hep derinlemesine bakıyor Şehrazat... ıssız odalarda saklı sesini, dingin ve bilge sözlere bağışlıyor.