Ahlâk teorileri rasyonel varlıklar olan insanların düşüncelerini, davranışlarını ve tutumlarını esas almalarından hareketle özne temelli düşünüldüğü gibi özneden bağımsız olarak da ele alınmıştır. Söz konusu farklılık onu şekillendiren filozofun düşüncelerinden, tercihlerinden, davranışlarından, duygularından, duygulanımlarından ve toplum içindeki konumundan beri değildir; dolayısıyla söz konusu durumlar, ahlâk teorilerindeki farklılaşmaların sebeplerindendir. Modernlikle birlikte değişen epistemoloji ve ontoloji ahlâk alanında yeni teoriler geliştirilmesine de neden olmuştur. Söz konusu dönemin özellikleri göz önünde bulundurularak geliştirilen ahlâk anlayışları düşünce ile gerçeklik arasında keskin ayrımlar yaparak çalışmamızın konusu olan ahlâk alanında onulmaz sorunlara yol açmıştır. Modernliğin düşünceye verdiği ağırlık ve ortaya çıkardığı problemler, çağdaş felsefecilerden Charles Larmore tarafından da ele alınmıştır. O, modernliği ahlâk fenomenine olan etkisi ve ortaya çıkardığı sorunlar bakımından incelerken tarihî durumu ve olumsallığı kabul ederek pratiğe dönük bir tavrı öne çıkarmaktadır.