Belirsizlik, karmaşa ve gerilimin ahlaki düşüncemizdeki etkisinin bir ufuk daralması şeklinde gerçekleştiği bir dönemde yaşıyoruz. Ahlakın amacının seçim ve eylemlerimizde .zgürlüğü gerçekleştirmek veya onu korumak olduğunu göz önüne aldığımızda, günümüzdeki değişim ve gelişmeler karşısında ahlaki eylemlerimizi organize ederek uyumlu hale getirmenin ne denli zor bir görev olduğunu fark edebiliriz. Bu zorluktan kaçmak yerine ahlakı çağın anlayış ve kavramlarıyla yeniden yorumlamak zorundayız. Ahlaki kavramların içerik ve hedeflerinin detaylıca incelenmesi gerektiği bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Söz konusu çaba, yalnızca ahlaki teoriler ve felsefi yaklaşımları anlamakla kalmayıp aynı zamanda bu teorilerin günlük yaşamımızdaki somut uygulamalarını da keşfetmeyi gerektirir. Ahlak, soyut ilkelerden ibaret değildir; bireysel eylemlerimizde, toplumsal ilişkilerimizde ve teknolojik ilerlemeler karşısında, yani yaşamımızın bütününde somutlaşır. Elinizdeki eser, ahlakı "iyi ve k.tüye" dair bir duyarlılık ya da şuur arayışı olarak gören bir felsefecinin, söz konusu tezahürü anlamaya dair kaleme aldığı makalelerinden oluşmaktadır.