Klasik dünyada üretilmiş insan tasavvurlarının modern dönemdeki dönüşümünün en önemli sonuçlarından biri, insanın kendisine ilişkin beklenti ve umutlarını değiştirmesidir.
Bu durum pek çok alanda olduğu gibi ahlak alanında hem soru hiyerarşisini etkilemiş hem de yeni bir takım soruların sorulmasını gerektirmiştir. Bu bağlamda bilhassa son yarım yüzyılda insanın ahlaklı olmasının gerekçesi sorgulanır hale gelmiş ve bir kısım akımlar, ahlakı tamamen vicdanî bir durum olarak değerlendirmeye başlamıştır.
Ahlak tamamıyla bireyin vicdanıyla alakalı bir olgu olarak anlaşıldığı sürece bireyler arasındaki ilişki veya ahlakın dışa bakan yönü, ahlaktan ziyade siyasetin bir sorunu olarak ele alınmak durumundadır.
Bu takdirde ahlaksızlık kapsamında değerlendirilecek durumlar, hukukun alanına girdiği sürece bir müeyyideden bahsedilebilir.
Fakat bu sonuç, esas itibariyle belirli bir insan ve toplum tasavvurunun uzantısı veya kaçınılmaz neticesi olduğundan farklı insan ve toplum tasavvurları açısından ele alınmayı gerektirir.
Elinizdeki kitapta ahlak ve müeyyide ilişkisini sorgulamak amacıyla 2015 yılı içerisinde İslam Ahlak Düşüncesi Projesi içerisinde gerçekleştirilen "Ahlaki Müeyyide Üzerine Konuşmalar" serisinde yapılan konferansların metinlerini bulacaksınız.