Nübüvvet silsilesinin son halkası Hz. Muhammed (sas) ile tamamlanmıştır. Allah Resulü'nün (sas) mirasına sahip çıkan âlimler; İslâm'ı farklı dil, renk ve kültürlere sahip toplumlara anlatma gayretinde olmuştur. İlmi, fikrî, siyasî, askerî vb. alanlarda İslâm dinine farklı açılardan hizmet eden bu şahsiyetler, büyük ve kutlu mirasın günümüze ulaşmasında ve İslâm medeniyetinin oluşmasında büyük rol oynamışlardır. Her birinin hayatı farklı bir örneklik teşkil eden, yaşadıkları asrın öncüleri ve Peygamber vârisleri olan bu şahsiyetlerin sayısı binleri aşmaktadır. Hepsini ayrı ayrı tanıtmak mümkün olmadığından bu şahsiyetlerin okuyucu ile buluşmasının bir başlangıcı olması niyetiyle aralarından seçilen 100 öncüyü anlatan Nebevi Vârisler Projesi hayata geçirilmiştir.
Nebevî Vâris olarak seçilen isimlerden biri de Ahmed-i Hânî'dir. O, 17. yüzyılda Anadolu-İran sınırında yer alan Bayezid Sancağı'nda yetişen seçkin şahsiyetlerden biridir. Yaşadığı döneme kadar medrese ve tekke çevrelerinde ulaşılan birikimden, sanat ve edebiyat alanlarındaki zengin mirastan çok iyi istifade ederek tecrübelerini toplumun hayrina kullanmıştır. İran, Irak, Suriye ve Mısır'da ilim ve edebiyat alanında ulaşılan seviyeyi, bu coğrafyalarda Müslümanların toplumsal yapısını yerinde görme imkânı bulmuştur. Arapça, Farsça, Türkçe ve ana dili olan Kürtçeye vukûfiyeti, ona geniş bir ilim ve edebiyat mirasından istifade imkânı sağlamıştır. Her defasında Hz. Peygamber'in üstün ahlâkının örnek alınması suretiyle ona içten muhabbet ve saygı beslenmesi gerektiğini dile getirmiştir.