Türkiye'de yapılan hemen tüm araştırmalar; Türklerle Kürtlerin, yaşadığı diğer ülke coğrafyalarından farklı olarak, çok derin biçimde kaynaştığını ve PKK'nın şiddet eylemlerine, devletin özellikle bir dönem terör örgütü ve Kürt halkı arasındaki ayrımı muğlaklaştıran bir tutum benimsemiş olmasına rağmen bu köklü kaynaşmanın sarsılmadığını gösteriyor. Belki de elimizdeki en güçlü sermaye bu. Günün sonunda bu sorunu biz yine burada, birlikte çözeceğiz ve galiba demokratik açığın kalmadığı, ekonomik dengesizliklerin giderildiği bir gün geldiğinde dahi hala bir yönüyle bu konuyu konuşuyor olacağız. Etno-politik sorunların tümden ortadan kalktığı pek görülmüş değil. Milliyetçiliklerin milletlerden önce oluştuğu ve üretilmiş olduğu tezi ağırlık kazanmış olsa da hali hazırda en güçlü ideoloji bu. Bir kere bünyeye girdi mi kolay kolay çıkmıyor.
Bugün ise çözüm sürecinin ardından gelen yoğun, kanlı şiddet eylemlerine ve bunun yol açtığı fiziksel ve psikolojik yıkıma rağmen barış ümidinin kaybolmadığını görüyoruz: Barışı korkuttuk ama kaçırmış da değiliz.
Gazeteci Yazar Halime Kökçe tarafından kaleme alınan kitap, liberal iyimserliğin buram buram hissedildiği bir metin. Kitaba temel oluşturan metnin, yüksek lisans tez çalışması olması hasebiyle konjonktüre belli bir mesafeden bakabilmiş olsa da dönemin siyasal ve sosyolojik ikliminin etkisi altındadır. Çalışmanın sona erdiği ve basıldığı tarihten bugüne geçen yedi yıla rağmen metinin aynen muhafaza edilmiş olması bugün ile o dönem arasındaki farkı görebilmek açısından büyük önem taşımaktadır.