Bilginin yeni petrol olduğu bir dünyada bilgi kaynağı olarak varlığını sürdürmeye çalışan üniversiteler, özellikle uluslararası ölçekte rekabetin önemli bir parçası hâline geldi. Üniversiteler artık bilgiyi üreten, geliştiren ve işleyen kurumlar olmanın yanında bilgiyi pazarlayıp satmak için yarışılan bir alanın tam da ortasında bulunuyor. Üniversite sıralamaları ise bu yarış alanının kamuoyuna aktarıldığı biçimiyle süslü reklam malzemeleridir. Bu kitapta üniversitelerin akademik kapitalist düzenin bir dişlisi olmasının gönüllü olarak işleyen süreci anlatılmıyor. Aksine benimsedikleri değerler ve taşıdıkları ön yargılarla sıralama sistemlerinin üniversiteleri nasıl şekillendirdiği, bilgiye bilimselliğini veren yapıların bilgiyi nasıl bir çerçeveye soktuğu ve akademik pratikleri baskı altına alan hegemonik yapıların varlığı ortaya konulmaya çalışıldı. Kitapta sıralama kültürünün oluşmasına zemin oluşturan neoliberal eğitim politikalarının yükseköğretimdeki etkilerinin, sıralamaların metodolojik olarak nasıl sistemler olduklarının ve akademik kapitalizmin kamuoyunu kolay, hızlı ve derin biçimde etkisi altına alan önemli bir mekanizması olarak sıralamaların üniversitelere etkisinin bir resmini bulacaksınız.