İspanya'yı Osmanlı'dan, İngiltere'yi Venedik'ten, Hollanda'yı İngiltere'den, Portekiz'i Fas'tan, Fransa'yı Vatikan'dan, Osmanlı'yı Venedik'ten anlatan bir tarih silsilesi.
1568-1588…. Dünyanın bütün savaşları sanki bu 20 seneye sığmış. I. Dünya Harbi'nde paylaşılamayan ne varsa, bu 20 yılın hikâyesinde yatıyor. Akdeniz'in doğu ve batı ucundaki iki süper güç, Osmanlı ve İspanya bitmeyen bir bilek güreşi içindeler. Her iki devlet de kudretlerinin zirvesine ulaşmışlar. Tüm uzak ve yakın coğrafyanın kralları, prensleri İstanbul ve Madrid'e göre tavır almak mecburiyetinde. Kitapta Cebelitarık'tan Beyrut'a, Manş Denizinden Tunus'a kadar eski dünyanın bütün kavgaları bu 20 senenin olaylar silsilesinde anlatılıyor. Günümüz Avrupa siyasi haritasının köklerine, o devrin taht ve mezhep mücadelesi üzerinden ışık tutuluyor. Bundan sonraki Avrupa'nın dini ve siyasi atmosferi, devrin tamamlanmasıyla yeni bir şekil alacak.
Burası "Dünyanın Orta Yeri".
XX. Asır Avrupa'sını anlamak için 400 senelik maziyi tasvir eden konsantre bir tarih. Saraylardan değil, muharebe cepheleri, fırtınalı denizler, kadırgaların pruvası, kalyonların yelkenleri, forsaların kürekleri üzerinden, adeta top seslerinin yankılandığı canlı bir tarih anlatımı. Hepsi belgeli, şahitli ispatlı. Bir nefeste okunacak bambaşka bir tarih formatı. 400 sene sonra şahit olacağımız, milyonlarca kişiyi tedirgin edecek soğuk savaşın habercisi.
Osmanlı ve İspanya arasındaki amansız mücadelenin Avrupa başkentlerindeki yansıması. Akdeniz'in ikinci plana düşüp Atlantik'in öne çıkmasının, dönemin çağdaş şahitlerinin ağzından sürükleyici macerası.