"Herkesi kucaklayabilecek kadar büyüktü Mısır. Hükümdarlar için baba, halk için başını kaldırıp yüzüne bakamayacakları tanrıydı. Ona tapınmanın ilk koşulu emirlerine teslim olmaktı. İlk emri ise kendi varlığını ilelebet sürdürebilmek için insanların ölmelerini istemekti. Savaş için, piramitler için, yaşatmak için ölmelerini istemek. Bu ayrıcalıklı bir ülkenin vatandaşı olmanın karşılığıydı. Bazen halkın ölmesi yeterli gelmiyordu. İşte şimdi Mısır kraliyet kanı istiyordu, Mısır susuyordu, tanrı kanı istiyordu… Kızgın çöl kraliyet kanını içmek için sabırsızlanırken, kan kokusu Mısır'ın gözlerini kör ediyordu."