"Bireyleşme"nin aşırı bol olduğu dünyamızda ilişkiler iki ucu keskin kılıç gibidir. Güzel düşler ile kâbus arasında gidip gelirler, birinin ne zaman diğerine dönüşeceği bilinmez. Çoğu zaman, bu iki hal, farklı bilinç düzeylerinde de olsa, bir aradadır. Akışkan bir modern yaşam çerçevesinde ilişkiler, en canlı, en dayanılmaz, en derinden hissedilen ve en yaygın karşıt-anlamlılıkların tezahürüdür belki de.
İnsanlar arasındaki bağların rahatsız edici kırılganlığı, bu durumun esinlediği güvensizlik duygusu, keza bu duygunun bağları sıkılaştırma ama çok fazla değil yönünde kışkırttığı duygu... İşte bu eserin aydınlatmaya, anlatmaya ve anlaşılır kılmaya çalışacağı şey budur.