"Az kaldı, oğlumun Çakır amcası." dedi. "Artık dayanamıyorum. Bir dahaki uğradığında beni burada bulamayabilirsin."
Sesinde açık bir kararlılık vardı.
"Bırakıyor musun?" dedim.
"Bırakıyorum." dedi.
"Sermaye?.."
"Eh işte..."
"Artık görüşmeyecek miyiz?"
Gözleri bir kere daha doldu, yanakları bir kere daha ıslandı.
Bu habere gerçekten çok sevindim. Çünkü bu işi isteyerek, severek yapmadığını, güçlü analık duygusuyla Ferhat'ı ve onun geleceğini düşündüğü için her şeye katlandığını biliyordum. Yıldız'ın ulaşılabilir hayaller kurduğunu, yüreğinin kinle, intikam alma duygusuyla değil, sevgiyle dopdolu olduğunu biliyordum. "Ferhat olmasa, açlıktan sokak ortasında köpekler gibi geberir, yine de bu işi yapmam." derdi. "Yavrumdan başkası için yaşıyorsan, kendim için tek bir nefes alıyorsam Allah şu saatte canımı alsın, kahretsin beni!" derdi.