Ücra bir benzin istasyonunda poşet arayan, evde eline geçen her şeyi tamir etmeye çalışan, yıllar önce toprağa tükürdüğü çekirdeğin meyvesini alan, iki yanı bataklık bir yoldan eve dönen, bazen aklından zoru olan, bazen aklıyla barışık olan karakterler... ve aynı izlek, aynı soru: Aklından Neler Geçiyor.
Çünkü emin olamıyoruz, çünkü en çok kendi kendimizle konuşuyor, merak ediyoruz. Yeni bir şey mi, derinlere mi kök salmış, çiğ mi, pişmiş mi, ele gelir mi, yoksa uçucu mu. Her şey orada dönüp duruyor, orada var olup yitiyor.
Şefik Karakoç Aklından Neler Geçiyor'da şaşırtıcı yetkinlikte bir dil kullanıyor. Kafamızı kurcalayarak aklımızı başımıza getiriyor.