1210 (1795-96) yılında dünyaya gelen Akşehirli Şeyhülislâm Hasan Fehmi Efendi, ilköğrenimini memleketinde tamamladıktan sonra ilim tahsili için Konya'ya gitmiştir. Konya eğitimini de başarıyla tamamlamış ve ilim için İstanbul'a yönelmiştir. O dönemde açılan Ru'ûs imtihanında birinci gelerek üstünlüğünü ispat etmiş ve Ayasofya Camii'nde çeşitli dersler vermeye başlamıştır. Hasan Fehmi Efendi'nin bu derslerinde göstermiş olduğu başarısı ve titizliği, şehzade Abdülazîz'in kavâid ve Arap edebiyatı derslerine hoca olarak atanmasına vesile olmuştur. Hocalığını yaptığı şehzade Abdülazîz, sultan olarak tahta çıkınca Hasan Fehmi Efendi'nin itibarı ve şöhreti iyice artmıştır. 29 Ramazan 1278/30 Mart 1862 tarihli bir irâde-i seniyye ile "muallim-i sultânî" unvanını almıştır. Muallim-i sultânî ve şeyhülislam unvanlarını birlikte taşıdığı için "Câmi'u'r-Riyâseteyn" unvanını alan üçüncü ve son şeyhülislâm olmuştur. İslâmî ilimlerde birçok eseri bulunan Hasan Fehmi Efendi'nin edebî yönü de oldukça güçlüdür. Arapça ve farsça nazmetmiş olduğu birçok şiiri bulunan ve Osmanlı Devleti döneminde yetişen eşsiz simalardan biri olan Hasan Fehmi Efendi, 1297-98/1880'de Medine-i Münevvere'de vefat etmiş ve Cennetü'l-Bakî' kabristanına defnedilmiştir.