İslam dünyasının 13. yüzyıl ve sonrasında ilmî manada yeni bir döneme girdiği bilinmektedir. Bu yenilenme döneminde klasik dönemin birikimleri gözden geçirilmiştir. Aslında İslam düşünce geleneğindeki bu dönüşüm, İslami ilimlerin tümünde etkisini göstermiştir. Bu dönüşümün en güzel ifadesi medrese-tekke/alim-arîf bütünlüğü olarak dile getirilebilir. Bunun temsilcilerinden biri de Semerkand'da doğup Anadolu topraklarında vefat eden Alâeddin Ali es-Semerkandî'dir.
O, Bahru'l-Ulûm adlı tefsiri ve kaleme almış olduğu diğer eserleri ile medrese geleneğini temsil ederken, Osmanlının erken dönemlerinde gerçekleştirdiği tasavvufi faaliyetleri ile de tekke boyutunu yansıtmaktadır. Bahru'l-Ulûm, döneminin birikimini yansıtması ve içerisinde özgün açıklamaların yer alması sebebiyle araştırmamızın konusunu oluşturmaktadır.