Bardağı Muzaffer Bey'in önüne bıraktığında, yaşlı adam oğlanın tir tir titreyen ellerini seyrediyordu.
"Sen, demek Mustafa Kemal Paşa'yı devreye koymak suretiyle kızımı istedin, bana damat oldun ha?"
Mehmet, şaşkın bir halde bakakaldı.
Ben, dedi Muzaffer Bey, ayağa kalktı. Mehmet de hemen ayağa fırlayıp hazır ola geçti.
"Seni, damat olarak kabul etmiyorum."
Mehmet ne düşündüğü anlaşılamayacak donuk bir ifadeyle Muzaffer Bey'in yüzüne bakarken Muzaffer Bey sözünü tamamladı.
"Ben seni evlat olarak kabul ediyorum oğlum."
Elini uzattı Kara Mehmet'e. Birbirlerine zıt duygular arasında gidip gelmekten helak olmuş Mehmet, aceleci bir şaşkınlıkla sarılıp elini öptü Muzaffer Bey'in.
Tütün İskelesi'ne yakın açıkta demirlemiş Bandırma'yı gören bir Rum yanındaki arkadaşına şöyle söylüyordu.
"Yunan gemilerini beklerken gele gele Mustafa Kemal geldi."
Alagün, okurunu İstanbul'dan Samsun'a uzanan bir varoluş mücadelesini keşfetmeye çağırıyo