"dönüşsüz yolculuklara çıkmalı
kalanlar dört gözle haber beklemeli senden,
karın, çocukların, arkadaşların,
yıllarca gitmelisin, ne bir mektup, ne bir iz,
ne de bir güvercin uçurmalısın
uzak ülkelerden sevdiğine,
ulaklara bahşiş verip selam göndermek ne de.
gururlu bir sessizlik içinde gitmelisin.
sonunda yıllar geçip de ayak bastığın zaman
o bildik, sırdaş baba toprağına
düşünüp ne büyük ayrılıklarla
boş yere geçtiğini hayatın
gitmeden de büyük yolculuklara çıkmanın
anlamını kavramalısın.
ve küçük bir giz bulmalıyız gerçeğin basitliğine
her şeyi açıklayan, bağışlayan bir giz."
Ergül Çetin, iç özgürlüğün önemini biliyor. İnandırmaya çalışmıyor. Şiirlerini kendi tercihi olarak ortaya koyuyor. Bu, biriciklik kazandıran bir tavırdır. Düzyazının ustalarından ödünç aldıklarını bile şiir kılmayı başarıyor. İkiyüzlülüğe, bencilliğe yüz vermiyor, duyguları içtenliği ile parıldıyor. Verili yaşamın çirkinliği bile, şiirin kurmaca dünyasında güzellik kazanıyor.
Tuğrul Asi Balkar
İmgelerle yüklü bir büyük öykünün parçaları Ergül'ün şiiri. Anlardan ve durumlardan imge yüklü dizelerle büyük sona ulaşan şiirler. Bizi büyük doyuma ulaştıran. Kavafis gibi ya da Ted Hughes.
Ahmet Yıldız
Ergül Çetin'in şiirleri; ne tür ya da biçimle olursa olsun, ölme özgürlüğümüzü sonuna değin ertelememiz gerektiğini, daha doğrusu bu özgürlüğümüzü kullanamayacağımızı, istesek de doğada yok olamadığımızı, olamayacağımızı yetkinlikle gösteriyor, söylüyor.
Ergül Çetin, benim için öncelikle iç yakıcı bir lirizm demek.
Ramis Dara