Kırşehir'den sonra Paris'i de yakan, kurallara ve mesafelere meydan okuyan, dillere destan bir aşkın entrikalara kurban edilişinin anlatıldığı bu romanda aşk, sevgi, dostluk ve sadakat gibi yaşamımızı anlamlı kılan duygular yüceltilirken ihanet sanık sandalyesine oturtulup sorgulanıyor.
Kitabın başından itibaren şiirsellik ve içten anlatım okuyucuyu sarıp sarmalıyor.