İnsan Allah der de, titremez mi?
Elbet bu satırların yazarı da titriyor. Korkudan değil. O'nun hakkında konuşmaya ve yazmaya cüret etmekten.
Hiçbir tasavvur. Allah'ı olduğu gibi algılayamaz. Hiçbir akıl, Allah'ı mutlak ve mükemmelliğiyle kavrayamaz. Hiçbir beşeri dil, sahibine Allah'ı gereği gibi anlatma imkanı sunmaz. O'nun azameti karşısında akıllar dumura uğrar, diller lâl olur, mantık iflas eder, nutk tutulur, sözün soluğu kesilir, kelimelerin nabzı durur.
Peki, bu gerçeği bilmeme rağmen, Allah hakkında bir kitap kaleme almaya beni ikna eden gerekçeler ne?
Üç şey:
1- Allah'a inananların Allah tasavvurlarının, vahyin inşa ettiği Allah tasavvurundan giderek uzaklaşması.
2- Doğru bir Allah tasavvuruna sahip olmadan, sahih bir kulluk, iman ve teslimiyetin gerçekleşmeyeceği.
3- Allah doğru bilinmeden, tanınmadan, anlaşılmadan, hayatın anlam ve amacının asla anlaşılmayacağı.
İşte bu yüzden Allah demek, anlam demektir. Modern hayat Allah'tan uzaklaştıkça anlamdan da uzaklaşmaktadır. Anlamsız bir hayat yük, anlamsız bir insan hiç, anlamsız bir dünya canlı cenazelerin meskun olduğu mezardır.