Aleviler, son zamanlarda kendi içlerindeki "kınalı keklikler" kullanılarak inancı içeriden sinsice kuşatan ciddi bir Şii ablukası altındadır. Bu anlamda Aleviliğin inanç kırımı niteliğindeki en can alıcı asimilasyon tehlikesi, Alevi inancının hümanist-aydınlanmacı eksenini tamamen kaydıracak bir minvalde ilerlemektedir. Bu, ağlarına düşürdükleri inanç hizmeti yürüten bazı kişiler ve İslamcı Alevi kurumları aracılığıyla, dönüşümü doğrudan Alevilerin inanç mabedinde gerçekleştiren Şii kuşatmasıdır.
Alevilikte bir iç asimilasyonun dinamiği olan Şiiliğin geçmişten günümüze etkilerinin irdelendiği bu kitapta, Şia'nın iki farklı dönemde Alevi asimilasyonunda kullandığı çeşitli taktikler, geçiş aşamasındaki dolaylı Şiacıların Aleviliği İslamileştirme çabaları, Şia'nın Cemevlerindeki misyonerlik çalışmaları, bazı mikro milliyetçi gruplar ve kimi sol hareketlere kadar yayılmaları, son zamanlardaki stratejik müttefik Diyanetle olan işbirliğinin yanı sıra, Alevilik ile Şiiliğin benzemezliği ve Alevilikteki mitolojik Ali ile Şiilikteki tarihsel Ali'nin farklılıkları da ele alınmaktadır.
Kitapta tüm bu asimilasyon çabalarına karşı Şiileşmenin panzehiri olan Alevi kadınının, yol-erkân hizmetinin yürütülmesi ve örgütlenmesindeki yerinin hatırlanması, Şii misyonerlerinin Alevi asimilasyonunda bir zaaf olarak kullandıkları ezberlerin bozulması için 'Gerçeğe Hü' diyen bir toplumsal farkındalık seferberliğinin gerektiği vurgulanmaktadır.